Yeni NSF tarafından finanse edilen Araştırmalar, iki penguen türünün, gentoo ve çene kayışının, Antarktika’da bir yüzyıldan fazla insan etkisiyle nasıl başa çıktığını ve bu hızla değişen ekosistemde neden bazı türlerin kazanan, bazılarının ise kaybeden olduğunu ortaya koyuyor.
Michael Polito Louisiana Eyalet Üniversitesi ve ortak yazarlar bulgularını dergide yayınladılar Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı.
Polito, geçen yüzyılda insanların fok ve balina avcılığının ve modern zamanlarda balık avının penguen popülasyonlarını nasıl etkilediğini anlamak için çalışan bir araştırma ekibinin eş liderliğini yaptı. Foklar, balinalar ve penguenler, Antarktika krili adı verilen karides benzeri kabuklularla ziyafet çekerler.
Fok ve balina popülasyonları azalırken, muhtemelen fazla miktarda kril mevcuttu. Daha yakın zamanlarda, ticari kril avcılığının, iklim değişikliğinin ve fok ve balina popülasyonlarının toparlanmasının birleşik etkileri, kril bolluğunu büyük ölçüde azaltmış olabilir.
İnsanlar hiçbir zaman ticari olarak penguen toplamadığından, Polito ve meslektaşları penguenlerin diyetlerindeki ve popülasyonlarındaki değişikliklerin kril mevcudiyetindeki değişimleri yansıtacağını umuyorlardı. Ancak gentoo ve çene kayışı penguenleri aynı yerlerde bulunsa da, çene kayışı penguenlerinin sayısı hızla azalırken gentoo penguenlerinin sayısı artıyor.
Krilin mevcudiyeti azaldıkça, gentoo penguenleri diyetlerini kril ile birlikte balık ve kalamar içerecek şekilde çeşitlendirdiler. Buna karşılık, çene kayışı penguenleri kril uzmanı olarak kaldılar. Bulgular, diyet uzmanlarının, kaynak mevcudiyeti ve çevresel değişimdeki değişikliklere karşı daha dayanıklı genel uzmanlara göre daha savunmasız olduğu fikrini desteklemektedir.
NSF’nin Kutup Programları Ofisi’nde program direktörü olan Jennifer Burns, “Bu araştırma, çevresel değişimin penguenler gibi uzun ömürlü deniz yırtıcıları üzerindeki etkisini anlamak için uzun vadeli çalışmaların değerini vurguluyor” dedi. “Kril gibi tercih edilen bir gıda maddesinin mevcudiyetindeki değişikliklerin benzer türleri farklı şekilde etkileyebileceği, Antarktika ve diğer ekosistemlerde davranışsal esnekliğin rolünü daha iyi anlama ihtiyacımızı vurguluyor.”