Bir araştırmaya göre, binlerce yıllık istikrarın aksine, 20. yüzyılda soğuk su planktonunda çarpıcı bir düşüş oldu. Ulusal Bilim Vakfı-finansmanlı ders çalışma Woods Hole Oşinografi Enstitüsü ve diğer kuruluşlardaki bilim adamları tarafından.
Dergide yayınlanan araştırma Jeofizik Araştırma Mektupları, İzlanda’nın güneyindeki Kuzeydoğu Atlantik Okyanusu’ndan örneklenen fosilleşmiş plankton kalıntılarını analiz etti. Bilim adamları, bu sularda yaşayan türlerde çarpıcı bir değişiklik ortaya çıkardı.
Kuzeydoğu Atlantik, küresel iklim sistemi ve deniz ekosistemleri için önemlidir. Bu çalışmada, araştırmacılar, 20. yüzyılda Kuzeydoğu Atlantik sirkülasyonunu önceki 10.000 yıla kıyasla olağandışı olduğuna dair ilk kanıtları sunuyor.
Bu değişiklik, İzlanda yakınlarındaki soğuk, kutup altı suların daha sıcak subtropikal sularla yer değiştirmesine neden oldu ve deniz organizmalarının, özellikle planktonun dağılımını etkiledi.
Araştırma, endüstriyel çağdan bu yana Kuzey Atlantik dolaşımının nasıl değiştiğini inceleyen daha önceki çalışmalara dayanıyor. Bilim adamları, okyanus sularında yüzen küçük tek hücreli canlılar olan 150.000’den fazla planktonik foraminifer örneğini analiz ettiler.
Kuzeydoğu Atlantik’in nasıl değiştiğini yeniden yapılandırmak için okyanusun dibindeki tortuyu kullanarak, farklı plankton türlerinin 10.000 yıllık bir süre boyunca nasıl ilerlediğini karşılaştırdılar.
MÖ 6000 ile MS 1750 yılları arasında, bölge daha soğuk suları tercih eden planktonların egemenliğindeydi. Ancak 20. yüzyılda, türlerin göreli bolluğu önemli ölçüde azaldı. Geçiş, daha sıcak su plankton türleri taşındı.
Araştırmacılar, soğuk su türlerinden daha sıcak su türlerine geçişin yanı sıra, değişen besin ve yiyecek mevcudiyetine dair göstergeler buldular; bunların tümü, subtropiklerden gelen suların İzlanda’ya doğru ilerlediğini gösteriyor.
Yazarlar, kanıtların hepsinin değişen okyanus dolaşımını işaret ettiğini savunuyorlar.
NSF’nin Okyanus Bilimleri Bölümü’nde program direktörü olan Steve Hovan, “Araştırma, Dünya sisteminin farklı bölümlerinin birbirine ne kadar sıkı bağlı olduğunu gösteriyor” dedi. “Sistemin bir bölümündeki değişiklikler başka bir yerde de değişikliklere neden oluyor. Bu çalışmayla ilgili önemli olan şey, bu tepkilerin ne kadar hızlı olabileceğini göstermesi.”