Yabani otçul popülasyonları, birçok Afrika savanında, yerini çiftlik hayvanlarının (esas olarak sığırların) alması ve büyük bitki yiyicilerin veya filler gibi mega otçulların kaybının bir sonucu olarak azalmaktadır.
Bazı hayvancılık yönetimi uygulamaları, doğal savan biyoçeşitliliğinin korunmasıyla uyumlu olabilse de, bu entegre yabani otçul/hayvancılık yönetimi uygulamalarının sürdürülebilirliği bilinmemektedir.
Örneğin, otçul karışımları, topraktaki karbon, nitrojen ve fosfor havuzları ve döngü gibi savan ekosistemlerinin uzun vadeli işleyişi için temel süreçleri nasıl etkileyecek? Kenya Uzun Vadeli Dışlama Deneyi’ne bağlı bilim adamları, “siyah pamuk” bir savanada orta yoğunlukta yabani otçulların ve sığırların varlığını manipüle etmenin ekosistem sonuçlarını inceliyorlar.
Dergide yayınlanan bir makalede Doğa Sürdürülebilirliği, Ulusal Bilim Vakfı-fonlanan araştırmacılar, 20 yıl sonra, sığır varlığının toplam toprak karbon ve nitrojen havuzlarını azalttığını, megaherbivorların, özellikle de fillerin varlığının bu havuzları artırdığını ve sığırların olumsuz etkilerini tersine çevirdiğini gösteriyor.
ABD ekolojisti Truman Young’a göre, sonuçlar, yabani otobur topluluğunun en büyük türleri içermesi koşuluyla, orta yoğunluktaki sığırlar ve yabani otoburlardan oluşan bir karışımın sürdürülebilir olabileceğini gösteriyor. Kaliforniya Üniversitesi, Davisyeni makalenin ortak yazarı.
NSF’nin Çevresel Biyoloji Bölümü program direktörü Betsy von Holle, “Hem evcil hem de yabani otoburları gerçek dünyada meydana gelen kombinasyonlarda deneysel olarak manipüle ederek, bu araştırma megaherbivorların doğal savan ekosistemlerini sürdürmedeki önemini gösteriyor” dedi.